11 Kasım 2010 Perşembe

İNSAN TİPLERİ!!!

Herşeyde olduğu gibi!, insanlarda da bireysel baktığımızda farklılıklar sonsuz bir çeşitleme gibi görünebilir ama, şöyle bir tepeden bakıp bazı genellemeler yapmaya kalktığımızda, bir kaç ana başlık altında, tüm insan türünü toplayabileceğimiz ayan beyan ortadadır. Mesela, bir uzaylı ırkı olsa, bu dünyaya adım atmadan önce, şu insan nasıl bir şeydir, biraz araştıralım dese, bir program yazsa, (muhtemelen onlar programları kafalarında yazıp uyguluyorlardır), bu program, ''criminal'' dizilerdeki parmak izi araştırma makinaları şeklinde çalışsa, çok da fazla bir karakter başlığı çıkacağını sanmıyorum. Dünyada bilmem kaç milyar insanın hepsini aynı anda bu programdan tarayarak, ''hoop matched! (belki bir uzaylıcası vardır!), bu nevrotik, ''hoop, matched, bu psikopat, hoop matched, bu biraz saf!'' gibi bir kaç saniye içinde bir döküm yapabilirler. ''Çok da enteresan değilmiş, başka bir yere gidelim'' deme ihtimalleri bence yüksek ama bari programı bıraksalar çok iyi olur.

Neyse, henüz böyle bir yeteneğe sahip olmadığımıza göre, bireysel değerlendirmeler içinde kaybolduğumuz insan karakter analizi sürecinde, bendeniz de, bir katkım olmasını ummak baabından bir sübjektif! çalışma yapayım dedim. N'oldu da bunu yapıyorsun demeyin, bir şey olmadı, sadece işim yok, bol boş vaktim var, o kadar!

Şimdi bazı insanlar vardır, onlardan gördüğünüz an uzaklaşmanız gerekir, ama bu sözüm nafile, çünkü siz uzaklaşmanız gerektiğini anlayana kadar iş işten geçmiştir. Bunlar, önce sizi incelerler, sanki başka hiç bir işleri yokmuş gibi, sizin genel düşüncelerinizi, yaşam tarzınızı, hayata bakışınızı öğrenmeye çalışırlar. Hiç bir negatif yorum yapmadan, sizi sürekli onaylayarak davranırlar. Hatta, öyle bir hayranlık gösterirler ki, ''Aman ne güzel, ne kadar benle ilgili, ne kadar beni merak ediyor, her dediğime de, sanki Dalay Lama kelamı muamelesi yapıyor, yahu ben bu kadar merak edilesi bir insan mıydım, sonunda içimdeki cevheri gören birileri çıktı diye tam havalara girmişken ve onaylanmanın güveniyle herşeyinizi bardaktan boşalan su saflığında ve maalesef hızında, tüm açıklığıyla ortaya dökmüşken, bu insan size ait her türlü veriyi toplamış olmanın güvencesiyle, kendi gerçek yüzünü ortaya koyar.
Artık siz maskesiz, o ebedi maskeli ilişkiniz, sonu nereye varacağı bilinmeyen bir yolda, onun altında bir araba, siz arabanın arkasında ipe tutunmuş çölde sürüklenirsiniz. (Nedense acı çekmek deyince aklıma hep bu sahne gelir)

Bazı insanlar vardır, kırılganlıkları ile sizi büyülerler. Sanki o güne kadar kimse onları anlayamamış, hayat boyu arayışlarında kendi bilgeliklerine denk kimseyi bulamamış gibi davranırlar. Bu arada size ufak bir kaç ima ile, aradıkları şey olma potansiyeliniz hakkında küçük işaretler de yollarlar. Şişmeye her an müsait egonuz ile, evet ben o şeyim, ben o bugüne kadar bulunamamış nadideyim, gibi bir yanlış düşünceye kapılır ve daha da çok o şey olma konusunda, elinizden geleni yaparsınız. Onlar da bundan ne kadar etkilendiklerini, kırılgan, utangaç ama minnetkar davranışlarıyla her fırsatta size gösterirler. Ama hep bir açık kapı vardır ve hep olunması gereken insan bir türlü olunamıyor, karşı taraf bir türlü size, sen ''O''sun demiyordur. Artık başkasının idealize ettiği, kutsallaştırdığı ve ne idüğü belirsiz şey olma konusunda, sadece o zor beğenen kibirin önünde bir kuklaya dönüşürsünüz. O ise, bu kadar çabanın karşısında, en sonunda size döner ve ''ben hala arıyorum'' der! Kıç üstü oturmak da, tam buna denir. ''Ama, ama, bendim hani! ben olabilirdim! hatta oldum! vallahi billahi oldum!'' diye, tepindikçe, o size aradığı şeyin asla böyle tepinmeyeceğini bildiği edalarıyla bakar ve kendinizi iyice nokta gibi hissedersiniz. Egonuzun kurbanı olmaşsunuzdur ama sizi egonuza kurban etmek için arabaya ip bağlayıp sürükleyenler de bu insanlardır.

Bazı insanlar vardır, sizi sevgileriyle büyülerler, siz sevdikçe onlar da sever, onlar sevdikçe siz de seversiniz, sonunda öyle bir sevgi yumağı olursunuz ki, açması yıllar sürebilir. Yumak yapmaktan, kazak örmeye fırsat olmadığı için, bir bakarsınız, birbirinize ne kadar sevdiğinizi anlatmak uğruna, koca bir hayat geçmiş, ama bu hayatın sonunda, bu yumak da, diğer yumaklar gibi sonunda sadece yün örmeye yarayan bir iplikler topluluğu olmanın dışında bir şeye dönüşmemiş. Yıllarca verdiğiniz emeğin, çabanın, sonsuz mutluluğun anahtarı olmadığını anladığınız anda, bu insanın sevgisine olan bağımlılığınız yüzünden, tekrar bir şey olabilecek bir ip haline dönüşmek için ne yapacağınızı bilemezsiniz. Siz de, bunun üzerine, o ipi arabanın arkasına bağlar, şöför koltuğuna sevgi üreticinizi oturtur, elinize ipi alıp arkadan sürüklenmeye devam edersiniz.

Elbette, insan karakterleri bu kadar sınırlı değil ama benim de uzaylı ''matching'' programım yok en nihayetinde! Ama şunu bilin ki, sonunda her tip insan, sizi arabanın arkasından iple sürükler!. İpi bırakıp koca çölde tek başınıza varolma savaşına girebilir, ipe asılıp arabanın üzerine çıkmayı deneyebilir, (varsa bu kadar gücünüz helal olsun derim) veya ölene kadar kamyonun arkasından sürüklenebilirsiniz.

Bir de sizi şöför koltuğuna oturtup, kendileri ipi tutup sürüklenenler vardır ama onlar sanırım uzaylı!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder