17 Ağustos 2010 Salı

SICAK

Havanın durumu gerçekten çok bayıltıcı! Konuya böyle girmek her ne kadar dünyanın en geyik muhabbetini yapmaya aday bir yazı izlenimini verse de, niyetim o değil. Halbuki bir çok durumda, herkes gibi bana da, havadan bahsetmek gerçekten de konuşmanın tıkanmışlığını çözmek adına çok yardımcı olmuştur. Tam da ''havadan sudan'' konuştuk cümlesinin karşılığı olacak şekilde, o kadar çok durumla karşılaştım ki!
Bazen en yakın hissettiğim insanlarla bile böyle konuşmalar yapmak zorunda kaldım. Sonra da ''yakın hissettiğin insanla hava, su muhabbetinden ileri gidemiyorsan boşver bu yakınlığı rahvan gitsin'' sonucuna ulaştım zamanla. Başta da belirttiğim gibi, amacım hava durumunu muhabbet boşluğunu doldurmak için kullanmak değil. Gerçekten hava ile ilgili yazmak.
Bu sıcaklar bende son zamanlarda acayip bir gerilim yarattı. Hatta bu konuda seyrettiğim bir film vardı: ''The keys of Tulsa''. Filmi hatırlamakta epeyce zorlandım. Filmin adında bir Amerikan kasabası vardı, neydi diye saatlerce düşünüp, sonra bilgisayarın başına geçip, tam bir buçuk saat boyunca ABD'deki tüm eyaletlerin kasabalarını teker teker taradım. Arada böyle takıntılarım vardır, halbuki, genelde ne kadar rahat bir insanım! Sonuçta, ''Tulsa'' kasabasını gördüğümde, işte filmin adı böyle bir şeydi diyerek, bu sefer ''all movie guide'' sağolsun, filmi bulmuş oldum. Bu kadar çaba sarfedip hatırladığım filmin ne özelliği olduğuna gelince, tam da şu sıralar içinde bulunduğum durumun, ruh halinin ifadesiydi bu film. Genel olarak son derece sıcak bir kasaba, bir sürü içiçe geçmiş, sırlarla dolu ve maskeli insan ilişkileri, gitgide büyüyen bir gerilim ortamı, sıkıntı ve bunaltı. Filmin başrolünde de sıcak var. Bir yönetmenin sıcağı bu kadar güzel konumlaması ve bu kadar güzel ifade etmesi, insanda yarattığı ve gitgide artan gerginliği bir o kadar da bıkkınlığı ve yorgunluğu bu kadar etkili ve açık bir şekilde verebilmesi beni çok etkilemişti. Bazen film bile sizinle empati kurabiliyorken, insanların kuramaması gerçekten çok şaşırtıcı olabiliyor.
Sonuçta bu aralar bu sıcaklar, bende filmdeki gibi bir gerilim, bir ürküntü bir bunaltı ve hepsinin sonunda bir felaket beklentisi yaratıyor. Sanki birileri ortaya çıkacak ve başalarım bu işe diyerek önüne geleni tarayacak gibi. Umarım bu stres çabuk biter, sanırım bir on gün daha sabredebilirsek büyük felaketi atlatmış olacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder