30 Ağustos 2010 Pazartesi

İHTİYACIIMM VAARRR:)))

Annem 81 yaşında! Evde tek başına kalamıyor, çünkü korkuyor. Mutlaka görme alanında bir insan olması gerekiyor, mümkünse bu insan ben olmalıyım tabi ki! Yaklaşık 2 gündür bizde kalıyor, aslında ablamla beraber yaşıyor. Ama ablam artık keçileri kaçırmak üzere olduğu için onu biraz nefes alsın diye tatile gönderdik.
Annem akşam bir şekilde dışarı çıkmam gerektiğinde, önümde yalvarıp yakarıp karanlıkta sokağa çıkmamam için neredeyse kendini kapıya siper ediyor. Sabah kahvaltısını saat 11 de, öğle yemeğini saat 3.15 de, akşam yemeğini de saat 7.15 de yiyior. Eğer bu zamanlamada bir sorun olursa, pazarda kaybolmuş çocuklar gibi etrafta dolaşıp, kocaman gözlerle yemeğin niye hala hazır olmadığını ve bu felaketin nasıl bir sonucu olacağını anlamaya çalışarak, iki ayağımızı bir pabuca sokmayı çok iyi beceriyor.
Saat 4 ve 7 de, beşer dakikalık yürüyüşleri var. Bunlar asla şaşmıyor. Mesela ben tam ona bir şey anlatırken bir anda yerinden kalkıp yürümeye başlıyor, ben ne oluyor, kapı mı çalındı, sağır mı oldum, evi mi terketmemiz lazım, biri mi geldi, ocak mı taştı, yemek mi yandı gibi yüzlerce soruyu bu hareketin arkasından kafamda yanıtlamaya çalışırken, anlıyorum ki onun yürüme vakti gelmiş ve hiç bir kuvvet onu o anda evde atacağı bir kaç turdan vazgeçiremez.
Saat akşamüstü 5 de yiyeceği şeftalinin nasıl soyulması gerektiğini sabahtan tarif etmeye başlıyor. Günde iki defa alması gereken ilaçlarının saatlerini tamamen kendi belirlediği için, bu saatlerden en az üç dört saat öncesinden ilaçların hazılanması ve oturduğu yerin yanına bırakılması gerekiyor. Televizyona bakamıyor, evimizin önünde bir kaç hafta önce mecburen evlat edindiğimiz ama oynayışlarını seyrettikçe içimi huzurla dolduran ve galiba içten içe bağlandığım kediciklere bakamıyor. Gözleri gayet iyi gördüğü halde, hiç bir şey okuyamıyor. Bunların hepsinin açıklaması olarak da ''içim fena oluyor'' diyor.
Tuvalete gitmeden önce kaç dakika içinde döneceğimi bildirmem gerekiyor ve o gerçekten saat tutuyor. Tuvalet muhabbetiniz öngörünüzden biraz uzun sürerse, eh bağırsaklarda en çok söz geçirebildiğimiz organlardan değil elbet, kapının önüne gelip niye hala çıkmadığınızı soruyor. 
Her yemeği yemediği gibi, yiyeceği yemeklerin de her birinin bir hazırlanış seremonisi var. Örneğin, sabah domateslerin çekirdekleri çıkarılacak, kabukları soyulacak, yanına üç zeytin konulacak, dört olursa bu konu bir dahaki sefere üç zeytinin konulacağı garanti edilene kadar tembihleniyor.
Annem 81 yaşında, 4 yıldır önce ajite depresyon teşhisi ile psikiyatrik ilaç kullanmaya başladı. Şu anda inanılmaz bir obsesyonu var.
Annem hiç aşık olmadı. Ama aşka hep değer verdi.
Annem bu sistemin kaale alacağı hiç bir şey üretmedi.
Annem birini, iki yaşındayken kaybettiği beş çocuk doğurdu.
14 yaşında nişanlandı, 16 yaşında evlendi, 18 yaşında ilk çocuğunu bakımsızlık ve hastalıktan kaybetti.
Annem beni 41 yaşında doğurdu. 18 yaşıma geldiğimde o 59 yaşındaydı ve bana ''kızım mutlu olmak için ne yapmak istiyorsan yap, ama lütfen bir hastalık kapma, bir de hamile kalma!'' demişti.
Annem yalan söylemediğim tek insandı.
Sevgilimle beraber oturmak için evden ayrıldığımda karşıma çıkmayan tek insandı.
Bir gün eve gelmiştim, evlenmiş kendi düzenimi kurmuştum, annem arada eve uğrar, yemek bırakır, ufak tefek ev işlerini hallederdi. Masanın üzerinde bir not gördüm:
''Canım kızım,
yemek dolapta, postacı faturaları getirdi, masanın üzerine koydum, bir de geçen gün pazardan o istediğin sepetlerden aldım, onu da mutfağa bıraktım. Çok öpüyorum, annen,
Bir de bu mektup sen okuduktan 20 saniye sonra kendi kendini imha edecektir! keh keh!!''
Bu notu hala saklıyorum.
Geçen gün markete giderken 15 dakika içinde mutlaka geri gelmemi söyledi. saat tutacakmış ve eğer gelmezsem kafayı üşütürmüş. Ben de kahkahalarla gülmeye başladım ''sanki üşğtmedin mi anne'' dedim. Bana o kendini imha edecek notu yazan kadının muzur gözleriyle baktı. O an için, bir tek an için, eski annemdi. 
Ama hepsinden daha önemlisi, beni yanına çağırıp ona sarılmamı ve öpmemi istedi. ''Ne oldu anne?'' dedim, bana ''benim sadece bakıma değil sevgiye de ihtiyacım var'' dedi.
Annem 81 yaşında, ve depressif, ve obsessif, ve deli, ve bazen dayanılmaz oluyor, ama hala sevgiye ihtiyacı olduğunu biliyor.
Ben kaç yaşıma kadar bunu bileceğim acaba?
Peki ya hiç bilmeyenler, onlar ne olacak? 

2 yorum:

  1. canim arkadasim, bu yazin beni cok duygulandirdi. sanirim giderek daha cok yazi sesini buluyorsun ve yazdiklarin daha icten ve otantik olma yolunda ilerliyor. iyi yolculuklar...

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Ayşen,

    Ya bu anneden bende de bir tane var :)
    Kadın resmen dakik matik :))
    İlacını tam saatinde içke zorunda 1 saniye önce olamayacağı gibi bir saniye sonra da değil :))))

    Kolay gelsin :))
    Gülçin

    YanıtlaSil